Thursday, July 10, 2008

sevmek

"HEr insani severek dinlerim. Kaygim vardir. Ne dusunurler, yasama nasil bakarlar diye.
Ama hangi ulkede olursa olsun ortacag dusuncesinden siyrilmis, bagimsiz insana az rastliyorum.

YEryuzunun en guc insanlari Katoliklerdir. Insan taslarla konussun daha iyi. Su ile,
bulutlu gokyuzu ile, gecenin sessizligi ile konussun daha iyi. Ama yuksekogrenim görmus bir
Katolik ile konusmasin. "

Sevmenin iste böyle bir metin gördugunde, "Burda olsaydi da gösterseydim, o de begenirdi" demek oldugunu dusunerek buyudum ben. Benim icin sevmek beynin iste milyonda birinin ozellesebilmesinin yarattigi o tatti dilde. Yoksa hayatin diger kisimlari siradandi, diger zevkler banaldi. Herkes sevebilirdi Akdeniz'i, herkes Matrix'e gidip dovus sahnelerini anlatabilir, Almanlara kil olabilirdi. Herkes spor bir arabanin direksiyonunda kendini kral zannedebilirdi. Oysa öyle mi ayni paragrafa bakip ayni gulumseyemeyi yakalamak?

"Bir kentin sokaklarinda yuruyebilmek. Kentlerin sokaklarinda yurumek yasamin en guzel armaganlarindan biri. Senin yasadigin kentte bombalar patlamasa da yuruyecek sokak kalmadi. Kaldirimlarini, yaya yollarini, havayi, gokyuzunu, vitrinleri, deniz yuzeyini arabalar ve siyah bir kalabalik kapladi. Sana kendi kentinden daha yabanci bir kent var mi? Derinligini bu denli sevdigin ve anini yasayamadigin, giderek birakip attigin, uzaklastiginda yalniz bir tek resmini algiladigin o derin kent."

Böyle olmadi, ayni paragrafi ayni sekilde okuyup anlamiyoruz. Ama yine de seviyoruz birbirimizi. Umarim önumde hic görmedigim, bambaska bir hayat vardir.

No comments: