Seni yazmaya cok once baslamaliydim.
Yillar geciyor ve unutuyorum.
Seni ilk gordugum ani hatirliyorum.
Koridorda.
Ogleden sonra.
Yabanci bir ulkenin yabanci
okulunda.
Kimbilir kac ergen o koridorda
birbirini ilk kez gordugunu hatirliyor...
Ilk gundu.
Herhalde Pazar.
Uzerimde bir pazardan aldigim
t-shirt. Kot etek. Yanik ten.
Icimde gunesin mutlulugu sirf.
Ve bilim heyecani.
Yolda M.V ve C. St. ile ayni vagonda gelmisim.
Ama ikisini de daha tanimiyorum.
Yemek salonuna giriyorum. Masan dolu.
Tum masalar dolu.
Baska bir yere oturuyorum.
Yemegin sonunda sanirim,
sizin masa kaliyor bir tek, takiliyor,
bira iciyor. Yaklasiyorum.
Kiz arkadasindan ve yuzuk takmak istememenden bahsediyorsun.
Acaba tanistik mi, o an mi? Olabilir.
Bir sekilde bir araya dususumuz nasil olmustu?
Simon, sen, ben, Alman, bir de belki o Romanyali hatun sanirim.
O hafta birlikte aktivitelerimiz oldu:
Gole gittik.
Munihten konusuldu.
(Havuza kimle gittim ben? Belki sizler yoktunuz. )
Birlikte aksam yemekleri yedik.
Bir haftasonu gecti.
Ayri ayri.
Ben muzeye gittim.
Sen Satoya.
Peki her sey nasil basladi...
2. hafta.
Sunum yapacagim.
Onumde oturuyorsun.
Sacinda jole kalmis, onu aliyorum.
Fotografimi cekmeni istiyorum.
Yureklendiriyorsun beni. Sunum bitti.
Pazartesi miydi o gun Sali mi..
Sunum / lokal pembe yanakli baveryalilarin grill partisi / disko / ekilen baska bir lokaller aktivitesi / alplere cikisimiz / futbol maci...
bunlarin hepsi birbirine karisik bende.
En sonunda surekli bilardo oynama cabalarimiz basliyor.
Orna var,
T.N. var.
Onlar bir takim, biz bir takimiz.
Ben birine, sen oburune oynuyoruz aslinda.
O aksam olmali.
Yoksa ondan onceki mi?
Seni yuruyuse cikarip, hoslandigimi soyledigim,
senin de kibarca reddettikten sonra beni optugun gece.
Daha o andan belliymis.
Sonraki gun de bilardodan sonra paltomu aliyorum,
beyaz ince kapsonlu anorak, uine yuruyuse cikiyoruz.
Ama sanki daha cok arkadaki aciklikta bi agac altinda oturuyoruz?
Nedense.
Kizarkadasinin depresyonunu anlatiyorsun bana.
Ilac aliyor.
O zaman soyluyorum sana
-"Ondan ayrilmadan bana gelme".
Sonra bu laflarimi bir bir yiyecegim.
-"Kim olursan ol gel" diyecegim sana.
-"Sonsuza dek acik kapim"diye de ekleyecegim,
icimden.
Gittikce daha az sey hatirliyorum o yuruyuslerden.
Elele miydik, elin belimde miydi?
Opustuk ama herhalde tutku olmamis.
Daha fazlasini yapmamamizdan bunu anliyorum.
Alplere cikisimiz sanirim Carsamba ogleden sonra gerceklesti.
Oncesinde Orna ile yemek yiyorum.
Bana tip'ler veriyor funding bulma konusunda.
Sonra yola cikiyoruz.
Sanirim yaninda oturmuyorum giderken.
Sen Lennart'la oturdun herhalde,
ben de zor yetistim her zamanki gibi.
Rice'ten gelen Amerika'li kizla spor muhabbeti yapiyorum. Hava acik, daglar yesil.
Teleferik'e biniyoruz. Yanyanayiz.
O unlu konusmayi yapiyoruz
"Birlikte susabilmek ne rahat" diyorum. Sen de anne babanin birbirine hep bunu soyledigini ve ya birlikte olmaya boyle basladiklarini soyluyorsun.
Yanyanayiz,
disari bakiyorum.
Kollarimi guvenlik cubugunun ustune koymus, ellerimi kavusturmus kucuk bir kizim.
Asik.
Yuruyoruz daglarda.
Birbirimizi bula kaybede.
Yunanli cocukla bir de.
Yuzume uzun bos bakislar atiyorsun arada.
Ruzgarli.
Dere tepe geciyoruz.
Kotumun pacalari yirtiliyor iyice. Yoruluyorum yoruluyorum.
Restorana nasil vardik?
En son bir tepede toplandigimizi saniyorum,
Restorana giris kalmamis aklimda. Cok yorgundum.
Knodel vardi, baska seyler de. Bavarian Bufe.
Disarida dikilip etrafa
-daglara-
bakisim yemekten once mi sonra mi?
Orada seninle bir fotografim olmali.
Disarida cok az bir sure yanimdaydin,
5 dk. belki ama o arada yakalanmisiz.
Isterdim o fotografi bari saklamis olmayi.
Arkaplanda Alpler, onde biz.
En guzel karemiz beraber.
Bogazimin arkasina dogru bastirdigim yaslardan kulaklarim zonkluyor.
Yemekte karsina oturdum.
Ayakkabilarimi cikarip ayaklarimi ayakkabilarinin uzerine koydum.
Gozlerine baktim,
bakistik.
Sadece susup asik olmak yetiyordu sanki ikimize de.
Oyle sanmisim.
O his hosuma gitmis.
Asik olunca susuyorum galiba.
Yemekten sonra
(pek bir sey yiyemedim sanirim yine)
disari cikip geziniyorum restoran terasinda.
Cok genis disarisi, icim ise kucucuk kalmis.
Sade sen doldurmussun.
Tum taliplerim bu arada gelip konusuyor L olsun Chalmers'tan gelen alman cocuk olsun.
Baska konustuklarim da var o terasta.
Farketmiyor. Gordugum sadece sen varsin,
icimde.
Donuste otobus bekliyoruz.
Kayip olan biri var gruptan. O bekleniyor.
Bu arada Yoda espirimi patlatiyorum.
Herkesten puan topluyorum.
Yolda yanyana donuyoruz, yine cok konusmadan.
Her sey zaten cok siddetli.
Belki uzerine konusarak daha fazla his eklemek istemiyorum. Belki de hep bombos bir insandim.
Dogumgununu de o gece mi kutladik?
Yoksa o Persembe miydi? Futbol macindan sonra?
14u olmali dogumgunun sanki. Yoksa 10u muydu? Bu konu biraz karisik. Erken mi kutladik?
Son hatirladigim gene final gecesi. Cuma olmali.
Cumartesi herkes gidecek.
Parti var. Nefis bir bufe,
peynirler, sosisler. Ne kadar sansliyiz.
Ne kadar genciz daha ne kadar az sey yapmisiz aslinda.
Yine de ahcilar onumuzde sira durmus.
Cindirella baloya gitmis; o benim.
nefes alamiyorum, oyle mutluyum.
Torenle Bufe'den geciyoruz.
Oturuyoruz.
Yetenek sovu basliyor.
Simon Tango yapiyor. Sonra ve ya once, sen cikiyorsun meydana.
Yuzune bakamiyorum.
Bakilacak gibi degil.
Wohin once. (Bana actigin o yepyeni dunyayi kavramam yillar alacak.
Ama Leiermann ile gecis yapacagim. )
Ne kadar kendini veriyorsun sarki soylemeye.
Almanca telaffuzun konusunda endiselisin.
Sonra sanirim LOTR'den bir parca.
Hep boyle bir sey istedim.
Hep alcakgonullu zevklerimiz olsun.
Korolarda sarki soylenilsin.
Bilim yapilsin.
Hep istedigim hayat buydu.
Biri bizim icin bir sey soyledi o gece, ve ya benim icin, seninle ilgili.
Inkar etmedim.
O gece herhalde birlikte uyudugumuz.
Yoksa Persembe gecesi miydi? Kafam karisik.
Neden birlikte uyumak istedin?
Demek ki bu da bir heves alma yontemi.
O sabahi hatirliyorum biraz.
Televizyon odasi.
Erkendi kalktigimda.
Rahatsiz uyku.
Basimi kaldirdim ve futbol sahasini gordum.
Bos.
O an icimi bos hissettim.
Bombos.
Boyle hatirliyorum.
Sonra derse gittik sanki? Oyle mi?
Cuma sabah belki.
Cumartesi? Pazar? Odana cagirdin ille. L. gitmis.
(Aksamina da L ile bulusup yemek yiyecegim. Bana aile sorunlarini anlatacak.
Neden anlatiyorsun dedigimde de artik bir araya geldigimizden diyecek.
Geceyi bu yanlis anlasilmayi tartisarak gecirecegim.)
Yalnizsin.
Toplanmaktasin.
Yanina yatiyorum ranzanin altinda.
Masada Jean Paul Gautier parfum sisen.
Acimasizsin.
Bir kedi kadar, bir kedi gibi.
Yavas yavas tirmaliyorsun.
Hayatindan kesitler veriyorsun bana.
Sonra sorular basliyor.
Nerde otururduk birlikte?
Evimiz nasil olurdu?
Simdiki evinde orkideler vardi hep.
Ya kedimiz olur mu?
-"Tabi olmali Van kedisi olsun" diyorum.
Peki gercekten anlasabilecek miyiz?
Siyasi goruslerimiz farkli gibi ama.
"Hep yuzeye bakma, cok inatciyimdir" diyorsun.
Bir kac saatte birlikte bir Omur kurup yikiyorsun.
Cikip diger arkadaslari ugurluyoruz.
Sonra sira bende.
Icimde bir sizisin. Bir gizli cekmece. Cektikce hafifce yanlara takilir, cekilirken hep biraz yoluna zarar verir. Genelde unutulur. Ama aradan yillar da gecse, mutlaka icindeki unutulur, ve o cekmece yeniden cekilir. Icindeki siziya bakmak, onu oksamak ve bagra basmak icin bir kez daha.